4A memur nedir ?

Bengu

New member
[color=]4A Memur Nedir? Devletin Görünmeyen Yüzü Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme

Kamu kurumlarında çalışan biri olarak, yıllardır “4A memur” kavramını sadece bir istihdam biçimi olarak değil, aynı zamanda toplumsal adaletin, bürokratik yapının ve bireysel emeğin nasıl değerlendirildiğinin bir göstergesi olarak gördüm. Birçok kişi için bu sadece bir kadro türü gibi görünür; oysa 4A memurluk, Türkiye’nin kamu yönetimi anlayışının kalbine dokunan bir konudur. Bu yazıda hem kişisel gözlemlerim hem de resmi veriler ışığında 4A sistemini eleştirel bir şekilde analiz edeceğim.

---

[color=]1. 4A Memur Tanımı: Statünün Temel Taşı

“4A memur” terimi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (A) bendine dayanır. Bu maddeye göre 4A, “kadrolu devlet memurları”nı ifade eder. Yani, kamu kurumlarında daimi statüde çalışan, sosyal güvenlik yönünden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na tabi olan personeldir.

Resmî verilere göre (TÜİK, Kamu İstihdam İstatistikleri 2024), Türkiye’de 2024 itibarıyla yaklaşık 3 milyon 420 bin kişi 4A statüsünde görev yapmaktadır. Bu, kamu çalışanlarının yaklaşık %70’ini oluşturur. Ancak bu istihdam biçimi “güvence” açısından güçlü görünse de, günümüz kamu yapısında pek çok eşitsizliği de beraberinde getirir.

---

[color=]2. Güvencenin Bedeli: Statü Korunuyor mu, Donukluk mu Oluşuyor?

4A memurluğun en temel avantajı, iş güvencesidir. Yani bir memur, ciddi bir disiplin suçu işlemediği sürece görevden alınamaz. Bu durum, özellikle özel sektörün belirsiz koşullarına kıyasla önemli bir güvence sağlar. Ancak bu sistemin aynı zamanda bir “hareketsizlik” doğurduğunu da sahada gözlemlemek mümkün.

Türkiye Kamu-Sen’in 2023 raporuna göre, 4A statüsündeki çalışanların %62’si “kariyer gelişimi için yeterli fırsat bulamadığını” ifade etmiştir. Bunun nedeni, çoğu kurumda liyakat sisteminin yerini hiyerarşik sadakatin almasıdır. Bazı yöneticiler, yenilikten çok uyumu tercih eder hale gelmiştir. Bu da kamu yönetiminde üretkenliği düşüren, statükoyu koruyan bir iklim yaratmaktadır.

Bu noktada erkeklerin stratejik düşünme eğilimiyle kadınların empatik ilişkisel becerileri arasında bir fark göze çarpar: Erkek çalışanlar sistemde ilerlemek için yapısal değişim talep ederken, kadınlar iş ortamındaki sosyal destek eksikliğinden şikâyet etmektedir. Ancak her iki yaklaşımın da ortak noktası, mevcut düzenin yenilikçiliği sınırlamasıdır.

---

[color=]3. 4A ile Diğer Statüler Arasındaki Uçurum: 4B, 4C ve 4D Gerçeği

Türkiye’de kamu istihdamı yalnızca 4A’dan ibaret değildir. 4B sözleşmeli personel, 4C geçici personel (artık kaldırıldı) ve 4D sürekli işçiler gibi farklı kategoriler vardır.

2023 yılı itibarıyla 4B statüsünde çalışan sayısı 580 bin civarındadır (Kaynak: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı). Bu personeller genellikle aynı işi yapmalarına rağmen daha az maaş almakta, tayin hakkından mahrum kalmakta ve kadro güvencesine sahip olmamaktadır.

Bu durum, aynı iş için farklı statüde çalışanlar arasında ciddi bir adaletsizlik algısı yaratmıştır. Bir kurumda yan yana oturan iki çalışan, aynı sorumlulukları taşıyabilir; ancak birinin maaşı, izin hakkı ve iş güvencesi tamamen farklı olabilir. Bu, kamu etiği açısından büyük bir çelişkidir.

Bu noktada şu soruyu sormak kaçınılmaz: Devlet, kendi içinde bu kadar farklı çalışma statüsü yaratırken “adalet” ilkesini nasıl koruyabilir?

---

[color=]4. Verimlilik ve Motivasyon Sorunu: Kamu Yönetiminde Görünmeyen Kriz

4A memurlarının birçoğu, çalışma koşullarının istikrarlı ama motivasyonun düşük olduğunu dile getiriyor. Ankara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nün 2022 tarihli araştırmasında, 4A memurlarının %48’i “işlerinde yeterince takdir edilmediklerini” belirtmiştir.

Kamu yönetiminde performans ölçümü hâlâ büyük oranda “devamlılık” üzerinden yapılmakta; niteliksel başarılar ölçülmemektedir. Örneğin bir memur, yıllarca aynı görevde kalarak sistemin çarkını döndürür ama hiçbir yenilik önerisi teşvik edilmez.

Bu yapı, kadın çalışanların yaratıcı ve empatik katkılarını görünmez kılar. Erkek çalışanlar için ise risk almanın ödüllendirilmediği bir sistem, stratejik düşünme motivasyonunu bastırır. Sonuçta her iki cins için de “memur olmak” bir güvence değil, bazen durağan bir konfora dönüşür.

---

[color=]5. Ekonomik Boyut: Maaş, Enflasyon ve Gerçek Alım Gücü

Maaş açısından bakıldığında 4A memurlarının ortalama geliri 2025 yılı başı itibarıyla 34.000 TL civarındadır (Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2025 Bütçe Teklifi). Ancak Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıklamasına göre yıllık enflasyon oranı %68 seviyesindedir.

Bu durumda, sabit maaşlı memurun alım gücü son beş yılda %35 oranında azalmıştır. Bu fark, sadece ekonomik değil, psikolojik bir yük de yaratmaktadır. Çünkü “devletin güvenceli çalışanı” imajı, artık gerçek yaşam maliyetleriyle çelişmektedir.

Bu tablo, erkeklerin genellikle finansal planlama odaklı, kadınların ise hane içi refah ve güvenlik odaklı kaygılarını aynı anda tetikler. Böylece 4A memurluğu sadece bir statü değil, sosyal bir stres kaynağı haline gelir.

---

[color=]6. Toplumsal Algı: Memuriyet Bir Hedef mi, Sığınak mı?

Türkiye’de memuriyet hâlâ birçok genç için “hayalin gerçekleşmesi” olarak görülüyor. KPSS’ye hazırlanan yüz binlerce genç, özel sektörün belirsizlikleri yerine devlete sığınmayı tercih ediyor. Ancak bu tercihin altında çoğu zaman “yaratıcılıktan kaçış” değil, “güvencesizlikten korunma” isteği yatıyor.

Toplumda “memur rahat eder” anlayışı yaygındır. Fakat sahadaki gerçeklik, özellikle son yıllarda artan iş yükü ve bürokratik baskılarla bu imajı yavaş yavaş aşındırmaktadır. Birçok kurumda personel yetersizliği nedeniyle bir kişinin üç kişinin işini yaptığı örnekler sıkça görülür.

Bu noktada şu sorular önemlidir: Devlet, memurlarına güvenli ama üretken bir ortam sağlayabiliyor mu? Yoksa güvence, verimliliğin bedeli mi haline geldi?

---

[color=]7. Reform ve Gelecek: Esnek Ama Adil Bir Kamu Sistemi Mümkün mü?

Kamu yönetimi reformu uzun yıllardır gündemde. OECD’nin 2023 Public Employment Outlook raporuna göre, Türkiye kamu sektöründe dijitalleşme ve performans bazlı ölçüm sistemleri diğer ülkelere kıyasla yavaş ilerliyor.

4A sisteminin geleceği, sadece kadro güvencesine değil, liyakat, performans ve şeffaflığa bağlı. Kamu kurumlarının hem kadın hem erkek çalışanların farklı becerilerini tanıyacak, duygusal zekâ kadar stratejik yeteneği de ölçebilecek yeni modeller geliştirmesi gerekiyor.

Bir memur, sadece mevzuata değil, insanlara hizmet ettiğini hissetmedikçe kamu güveni güçlenmez.

---

[color=]Sonuç: Güvencenin Ötesinde Bir Denge Arayışı

4A memurluk, Türkiye’de iş güvencesinin en sağlam kalesi olarak görülse de, artık reform ve yenilenme ihtiyacı açıkça ortadadır. Sistem, çalışanı korurken üretkenliği sınırlamamalı; statü sağlarken adaleti zedelememelidir.

Belki de asıl soru şudur: Devlet, çalışanlarına sadece “güvence” mi sunmalı, yoksa onların potansiyelini gerçekleştirecek bir vizyon mu inşa etmeli?

Cevabı ararken unutmamak gerekir ki, güçlü bir kamu sadece kurallarla değil, insanla ayakta durur — ve o insan 4A memurunun masasındadır.